top of page
AiColorize_1_20240113 (1) kopya.jpg

Uluslararası İlişkiler / International Relations - Türkiye Dış Politikası / Turkey's Foreign Policy

Beni Takip Edin !

  • X
Ara

Basın özgürlüğü sopası

  • Kemal İnat
  • 17 May 2014
  • 2 dakikada okunur

Merkezi Washington’da bulunan Freedom House’ın geçen hafta yayınlanan raporunda Türkiye’ye ilişkin tespitleri Türkiye’de önemli tartışmalara neden oldu. Söz konusu raporda, Türkiye’nin giderek daha fazla otoriterleştiği, özgürlüklerin her geçen gün daha çok sınırlandığı yönündeki ifadelerin ardından Türkiye’de basının özgür olmadığı tespiti yapılıyor. ABD, Kanada, Avrupa ülkelerinin çoğunluğu, Japonya ve Avustralya basının özgür olduğu ülkeler olarak sıralanırken, Latin Amerika ülkelerinin büyük bir çoğunluğu, Afrika ülkelerinin yarıya yakını, Hindistan, Balkan ülkeleri ve bazı Arap ülkeleri basının “kısmen özgür” olduğu ülkeler arasında değerlendirilmiştir. Geriye kalan Rusya, Çin, İran ve Suudi Arabistan gibi diğer ülkeler de “Türkiye gibi” basının “özgür olmadığı ülkeler” arasında görülmektedir. Bu çerçevede Freedom House’a göre, Cezayir, Bangladeş, Moğolistan ve Kuveyt gibi ülkelerde basın Türkiye’de olduğundan daha özgür olarak çalışabiliyor.


Bu tespitlerin ardından, söz konusu raporun Türkiye’de genel olarak nasıl karşılandığını ve bu tepkilerin nedenlerini ele alalım. Öncelikle, Türkiye’nin içinde bulunduğu olağandışı koşullar nedeniyle, içeride yürütülen siyasi mücadelenin taraflarının bu rapora “normal” tepki vermesinin beklenemeyeceği tespitini yapmak gerekir. Demokratik yollarla iktidar değişimi anlayışının bir türlü yerleşememesinden dolayı, hükümetin karşısında olan aktörler Freedom House’ın söz konusu raporunu AK Parti Hükümetine karşı yürüttükleri “amansız savaşın” memnuniyet verici bir yeni aracı olarak görmüşler ve hükümetin her türlü yöntemin denenmesi suretiyle devrilmesine dayalı yaklaşımlarını teyit eden bir gelişme olarak değerlendirmişlerdir. Buna karşılık, hükümetin ancak geldiği gibi seçimler yoluyla gitmesi gerektiğini savunan ve Türkiye’de son bir yıl içerisinde demokratik olmayan yollarla bir iktidar değişimi çabasının kuvvetli emarelerini gördüğü için çok hassaslaşan çevreler Freedom House’ın raporunda Türkiye’ye yöneltilen suçlamaları da bu hassasiyet çerçevesinde yorumlamışlar ve aynı “demokrasiye darbe” çabasının dış versiyonu olarak görmüşlerdir. Türkiye’nin uzun bir süredir maruz kaldığı olağanüstü siyasi atmosfer tarafların kendi pozisyonlarını keskinleştirmesine ve içeride ve dışarıda yaşanan bütün yeni gelişmeleri bu keskin/tavizsiz pozisyonları üzerinden okumasına yol açmaktadır. Bu pozisyonların genel olarak değerlendirilmesi, Türkiye’de demokratik süreçlerin işleyişi, demokrasi dışı iktidar arayışları ve siyasal kültürün değişiminde yaşanan sancılar konusunda çok şeyler yazıldığı için bu tartışmaya yeniden girmek yerine, bu tartışmanın Freedom House raporu üzerinden yaşanan karşıtlıkları da açıklayan yönüne değinip geçelim. Raporun Türkiye konusundaki tespitlerine karşı çıkanların, bu karşı çıkışlarının gerekçelerini araştıralım.


Raporu eleştirenlerin en önemli gerekçesi, onu AK Parti hükümetine karşı başlatılan ve hem iç hem de dış aktörlerce yürütüldüğüne inanılan yıpratma kampanyasının bir parçası olarak değerlendirmeleri gibi görünüyor.  Bu kanaate göre, hükümetin özellikle dış politikadaki adımlarından rahatsız olan ABD, Avrupa ve İsrail’deki bazı çevreler bütün nüfuzlarını kullanarak Erdoğan hükümetini yıkmaya çalışıyorlar ve bu amaca ulaşmak için, geçmişte sürekli yaptıkları gibi, Freedom House gibi örgütleri kullanıyorlar. ABD gibi küresel güç konumundaki ülkelerin dünya politikasında nüfuzlarını artırmak için bu tür örgütlerden faydalandığı ve onların faaliyetlerini kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirdikleri bilinen bir gerçektir. Buna örnek olarak geçen haftalarda ortaya çıkan, USAİD’in “Küba Twitter”i olarak bilinen faaliyetleri gösterilebilir. Bu çerçevede sorulması gereken soru şu oluyor: Freedom House bütün faaliyetlerini tarafsız bir şekilde ve Amerikan yönetiminin veya bu ülkedeki birtakım lobilerin etkisi altında kalmadan mı yürütüyor? Eğer bu soruya “evet” cevabını verebiliyorsak, bu örgütün raporunda Türkiye’ye yönelttiği eleştirilere bu çerçevede gelen tepkilerin yanlış olduğunu söyleyebiliriz.


Devamını okuyun...




Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page