Batı ile güvenlik ortaklığımızın geleceği
- Kemal İnat
- 26 Mar 2016
- 1 dakikada okunur
Çok sayıda kişi, “Batılı “müttefiklerimiz” PKK’nın Suriye’deki uzantılarına açık destek verirken, Türkiye neden Avrupa ve Amerika’yı tehdit eden terör konusunda onlarla işbirliği yapıyor?” sorusunu sormaya başladı. Bu soru, Türkiye ile Batılı ülkeler arasındaki ittifakı sarsıntıya uğratacak sorunlara yol açacaktır.
Suriye konusunda yapılan Cenevre görüşmelerinde bütün aktörlerin “terör” konusuna odaklandıkları görülüyor. Ancak kimin “terörist” ve hangi eylemlerin “terör” olarak tanımlanacağı konusunda bir fikir birliğinin olduğundan bahsetmek mümkün görünmüyor. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupalı müttefiklerinin büyük çoğunluğu Suriye konusunda DAEŞ’e karşı mücadeleye odaklandıkları izlenimi veriyor. El-Kaide’nin Suriye kolu olan Nusra Cephesi de bu ülkelerin terör listesinde ve Suriye politikalarının hedefleri arasında yer alıyor. Türkiye’nin Suriye politikasında da özellikle son dönemde terör meselesi temel öncelikler arasına girmiş görünüyor. Yakın zamana kadar Esad yönetiminin yıkılmasına ve bu çerçevede muhaliflerin desteklenmesine odaklanan Ankara için artık PKK’nın Suriye’deki uzantısı olan PYD/YPG ile mücadele etmek en önemli konu haline geldi. Benzer şekilde, giderek artan oranda Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden DAEŞ’e karşı mücadele de Türkiye’nin Suriye politikasının ana hedeflerinden birini oluşturuyor. Rusya da Suriye savaşına katılmasını teröre karşı mücadele ile gerekçelendirmiş ve temel amacının, Batılı ülkeler gibi, DAEŞ ve Nusra’ya karşı savaşmak olduğunu ilan etmişti. Ancak bu ülkenin Suriye’de gerçekleştirmiş olduğu saldırıların yoğunluğuna bakıldığında asıl hedefinin bu iki terör örgütü değil, Esad rejiminin devrilmesi ve Suriye’de özgürlükçü ve demokratik bir düzen kurulması konusunda gerçek alternatif olan ılımlı muhalefetin ortadan kaldırılması olduğu görüldü. Moskova bu durumu, hedef aldığı ılımlı muhalifleri de terörist örgütler olarak ilan ederek açıklamaya çalışmaktadır. Bu politika İran ve Esad yönetiminin yaklaşımlarıyla da örtüşmekte, onlar da Suriye’deki bütün muhalifleri terörist olarak ilan etmektedirler.
Devamını okuyun...