Cerablus Operasyonu ve ABD ile “İttifak”tan Rusya ile “İşbirliği”ne
- Kemal İnat
- 1 Eyl 2016
- 2 dakikada okunur
15 Temmuz darbe girişimi Türkiye’nin dış politika yaklaşımında çok önemli değişimlere yol açtı ve açmaya da devam edecek gibi görünüyor. Darbe girişiminin faili olduğu kesinleşen FETÖ/PDY örgütünün ABD ile bağları ve diğer Batılı ülkelerin birçoğu tarafından da değişik düzeylerde desteklenmesi, Türkiye’nin bu ülkelerle ilişkilerinde büyük bir krize yol açtı. Cumhuriyetin kurulmasından beri Batı’yı eksen alan bir dış politika izleyen Türkiye, İkinci Dünya Savaşı sonrasında ise bu yöndeki politikasını iyice yoğunlaştırdı. Başta NATO ve Avrupa Konseyi olmak üzere Batı’nın kurumlarına üye oldu. Türkiye, “Batıcı kimliğe sahip olduğu bu süreçte” defalarca yine Batı’dan gelen müdahalelere maruz kalmıştı. Bu müdahaleler bazen medya veya istihbarat örgütleri tarafından gerçekleştirilen ince manipülasyonlar şeklinde bazen de doğrudan silahlı kuvvetlerin devreye sokulması sonucu yapılan darbelerle hayata geçirilmişti.
Türkiye’nin genel olarak bu tür müdahalelere karşı koyacak gücü olmadığı için Batılılar her defasında başarılı olmuşlar ve Türkiye’ye istedikleri yönde istikamet vererek yollarına devam etmişlerdi. Failler bu müdahaleleri, 28 Şubat darbesi sırasındaki meşhur ifadeleriyle “Türkiye demokrasisine balans ayarı yapmak” şeklinde tanımlamışlardır.
AK Parti’nin 2002’de iktidar olmasının ardından “balans ayarı” yapmayı gerektirecek politikalar izlemeye başladığını düşündükleri dönemlerde de, alışık oldukları şekilde evvela ince manipülasyonlarla müdahale etmeye çalıştıkları görüldü. Ancak medya, yargı ve ordu içerisindeki bazı kesimler kullanılarak yapılmaya çalışılan bu müdahaleler, hükümeti çıkar çatışması durumunda Batı’nın değil Türkiye’nin menfaatlerini önceleyen işleri yapmaktan alıkoymuyordu. Darbe tehditleri, 27 Nisan muhtırası, AK Parti’ye karşı kapatma davası, eksen kayması suçlamaları, Gezi olayları ve 17/25 Aralık darbe girişimi gibi açık ve örtülü bütün baskı girişimlerine karşı hükümetin ayakta kalmasını bir türlü anlayamıyorlardı.
Sonunda ellerindeki en büyük müdahale aracını kullanmaya karar verdiler ve 15 Temmuz’da FETÖ/PDY örgütünün darbe yapmasını istediler. Bu darbe girişiminin demokrasiye inanmış Türk halkı tarafından püskürtülmesi artık Türkiye ile kolay oynayamayacaklarını gösterdi. Ancak bunun kadar önemli bir başka gerçek ise darbe kadar riskli bir yönteme başvurmuş olmalarının, Türkiye üzerindeki diğer manipülasyon imkanlarının artık tükendiğini göstermesidir. Son dönemde gerek ekonomik gerekse siyasi ve askeri alanda büyük ilerlemeler kaydetmiş olan Türkiye gibi bir ülkede, hala eski alışkanlıklarla hareket ederek, askeri darbe yoluyla iktidarı değiştirmeye çalışmak, bu darbenin arkasında olan aktörlerin acizliğinin açık göstergesidir. Bu girişimin Türkiye’nin halkı, siyasetçileri ve kurumları tarafından yerle bir edilmesi ise bu acizliğin bir başka göstergesi olmuştur.
Devamını okuyun...