Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ''Holokost'' cenderesindeki Almanya'ya ziyareti
- Kemal İnat
- 21 Kas 2023
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 22 Oca 2024
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 17 Kasım Cuma günü Almanya’ya yaptığı günübirlik ziyaret dünya basınında geniş yankı uyandırdı. Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile yapılan basın toplantısında Erdoğan’ın gerek İsrail’e karşı gerekse de İsrail'e en fazla destek veren ülkelerden Almanya’ya yönelik ifadeleri Batılı ülke yönetimlerinin ve medyasının duymak istemediği ifadelerdendi. Duymak istemedikleri sözleri Alman medyasına, kendi ifadesiyle "korkmadan" söyleyen Erdoğan’ın açıklamaları Alman medyasınca skandal olarak nitelendirildi. Alman medyasının dışında genel olarak Batı'daki ana akım medya kuruluşları da Türkiye Cumhurbaşkanı'nın sözlerinden duydukları rahatsızlığı gösteren yayınlar yaptılar.
Alman Şansölyesi'nin, 5 bini çocuk olmak üzere 13 bin Filistinliyi öldüren, 10 binlercesini yaralayan, milyondan fazlasını yerinden eden; hastaneleri vuran, elektriğini kesen, gıda ve su girişine engel olarak insanları açlığa mahkum eden İsrail’i savunan sözleri yadırganmadı. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Holokost geçmişiniz sizi bugün İsrail’in suçlarına ortak etmesin." anlamındaki sözleri tuhaf karşılandı. Halbuki dünyanın her yerinde sokaklara çıkıp İsrail’in katliamlarını protesto eden, ateşkes talep eden ve çocuklar başta olmak üzere sivillerin öldürülmesine isyan eden milyonlarca insanın oluşturduğu dünya kamuoyu neyin yanlış neyin doğru olduğunu söylüyor.
Almanya gibi on yıllardır insan hakları ve demokrasi konusunda söylem üstünlüğüne sahip, başka ülkelere demokrasi ve insan hakları dersi vermeye çalışan bir ülkenin Başbakanının İsrail’in sivilleri hedef alan katliamlarına "dur" diyememesi, ateşkes bile isteyememesi ve "İsrail’in kendini savunma hakkı vardır." repliği ile kendisine verilen rolü oynamaya devam etmesi skandal olarak değerlendirilmedi. Ancak yıllardır yürüttükleri kara propaganda ile "diktatör" ilan ettikleri Erdoğan’ın her iki tarafın elindeki esirlerin değişimi ve insani ateşkesin sağlanması için Almanya ile ortak çalışma teklifi, İsrail’in kimse tarafından görülmek istenmeyen nükleer silahlarının varlığına dikkati çekmesi ve "İsrail tarafından hastanelerin, ibadethanelerin vurulması ve çocukların öldürülmesine karşı sessiz kalmamalıyız" çağrısı sorun olarak görüldü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özellikle Almanya’nın Holokost geçmişine atıf yapması Alman medyasında ve siyasetçilerinde büyük rahatsızlığa yol açtı. Fakat Almanya’da yaşayanlar bilir ki Alman televizyonlarında Holokost teması her gün işlenir ve Alman siyasetçiler yılın belli zamanlarında bu felaketi hatırlamak ve pişmanlık hissetmek zorundadır. Özellikle de İsrail ziyaretlerinde ya da İsrail’den ziyaretçi kabul ettiklerinde muhatapları, Alman siyasetçilere Holokost geçmişlerini hatırlatır. Zira Norman Finkelstein’ın ifade ettiği gibi, siyonizme hizmet eden bir "Holokost Endüstrisi" vardır. Bu endüstrinin getireceği ekonomik, siyasal ve toplumsal kazançların devam etmesi için Holokost’un unutturulmaması çok önemlidir.
Peki bu durumda İsrail lobisinin aşırı etkisi altındaki Alman siyasetçileri ve medyası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Holokost vurgusundan neden rahatsız oldular? Çünkü, Erdoğan’ın Holokost vurgusu "Holokost Endüstrisi"ne hizmet eden değil aksine siyonizmin çıkarlarına karşı bir vurguydu. Erdoğan aslında "Bir borçluluk psikolojisi içerisinde İsrail-Filistin savaşını değerlendirmemeliyiz." diyerek siyonizmin en etkili araçlarından biri olan Holokost Endüstrisini hedef aldı ve Almanya’yı esaretten kurtulmaya çağırdı. Bu da onun bundan sonraki süreçte siyonistlerin daha fazla hedefi olması için yeterli bir sebep olacaktır. Ancak "Hastanelerin vurulmasına, çocukların öldürülmesine karşı elimiz, kolumuz, dilimiz bağlı kalırsa bunun tarihe hesabını veremeyiz." sözleriyle Erdoğan, bu riski göze aldığını bir kez daha gösterdi.
Devamını okuyun...