top of page
AiColorize_1_20240113 (1) kopya.jpg

Uluslararası İlişkiler / International Relations - Türkiye Dış Politikası / Turkey's Foreign Policy

Beni Takip Edin !

  • X
Ara

Suriye’de yeni dönem

  • Kemal İnat
  • 3 Eki 2015
  • 2 dakikada okunur
 

Suriye’nin ve Ortadoğu’nun geleceği bölgesel aktörlerin değil küresel aktörlerin politikalarıyla şekillenecektir. Bu, bölgesel aktörlerin kendi sorunlarını kendi inisiyatifleriyle çözemediklerinin açık bir göstergesi olmuştur. Daha önceki birçok meselede olduğu gibi, bölgesel aktörler Ortadoğu’daki çatışmaların çözümü konusunda bir türlü işbirliği yapamadıkları için Suriye, Rusya ve ABD gibi aktörlerin küresel güç mücadelesi alanına dönüşmektedir.

Geçen hafta içerisinde yaşanan gelişmelerle birlikte Suriye iç savaşı artık yeni bir evreye girmiş oldu. Rusya’nın Esad yönetimi yanında doğrudan çatışmalara dâhil olması Suriye sorununu artık iyice küresel aktörlerin sorunu haline getirdi. Artık Moskova’nın bu hamlesine Amerika Birleşik Devletleri’nin nasıl cevap vereceği meselenin bundan sonraki gelişimi açısından belirleyici olacak. Bu gelişmelerle birlikte Suriye’nin geleceği ve aslında bu çerçevede Ortadoğu bölgesinin geleceği bölgesel aktörlerin değil küresel aktörlerin politikalarıyla şekillenecektir. Bu bölgesel aktörlerin kendi sorunlarını kendi inisiyatifleriyle çözemediklerinin açık bir göstergesi olmuştur. Daha önceki birçok meselede olduğu gibi, bölgesel aktörler Ortadoğu’daki çatışmaların çözümü konusunda bir türlü işbirliği yapamadıkları için Suriye de Rusya ve ABD gibi aktörlerin küresel güç mücadelesi alanına dönüşmektedir.

Şimdi Rusya’nın Suriye müdahalesinin kendisi, ABD, Ortadoğu bölgesi ve bizzat Suriye’nin geleceği açısından ne anlam ifade ettiğine daha yakından bakalım. Önce Rusya’nın Suriye’deki askeri varlığını artırıp Esad yönetiminin karşısındaki muhaliflere doğrudan saldırı düzenlemekle neyi amaçladığını ele alalım. Moskova’nın Putin dönemiyle birlikte Sovyetler Birliği’nin eski nüfuz bölgelerine geri dönmeye ve 1990’lı yıllardaki güçsüzlüğü döneminde Batı’ya kaybettiği alanları geri kazanmaya çalışması yeni bir olgu değil. Bu konuda Rusya ile Batı arasında Gürcistan ve Ukrayna üzerinden yaşanan üstünlük mücadelesinin bu iki ülkenin parçalanmasına yol açtığı herkes tarafından biliniyor. Gürcistan Abhazya ve Güney Osetya’yı kaybederken Ukrayna da Kırım’ı kaybetti ve Doğu Ukrayna üzerinde mücadele hala devam ediyor. Bu iki ülke konusunda Batı ile mücadeleden ve askeri müdahaleden çekinmeyen Putin’in, bu rekabeti Baltık Cumhuriyetleri ve diğer Doğu Avrupa ülkeleri üzerinden yürütmekten kaçındığı görülmektedir. Rusya’nın dünya politik sahnesine Sovyetler Birliği gibi bir güç olarak döndüğünü ispatlamak için, artık NATO ve AB üyesi olmuş bu ülkeler üzerinden atılacak adımlar Moskova için çok riskli olacaktır. Bu durum Putin’in eski Sovyetler Birliği’nin daha az riskli gördüğü nüfuz bölgelerine yönelmesine yol açmıştır.


Devamını okuyun...




Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page